Dar anlamda aile; karı, koca ve çocuklardan oluşan toplum içindeki en küçük yapıdır. Aile hukuku da aile olmaktan kaynaklanan konuları kapsayan hukuk dalıdır. Türk Medeni Hukuku’nun bir alt başlığı olarak yer alan Aile Hukukunun başlıca konuları; nişanlanma, evlenme, boşanma, boşanma sırasında ve sonrasında hükmedilecek nafakalar, velayet, vesayet, kayyımlık ve yasal danışmalıktır. Özellikle günümüzde artan boşanmalar ve boşanma sonucu ortaya çıkan mal varlığına ilişkin uyuşmazlıklar bakımından Aile Hukuku oldukça önemli bir yer teşkil etmektedir.
Boşanma Davası (Anlaşmalı-Çekişmeli)
Evli çiftlerin çeşitli sebeplerle evlilik birliğini hukuki olarak sonlandırmak istemeleri sonucu açılan dava türüdür. Tarafların evlilik birliğini devam ettirmek istememeleri halinde gerçekleşen boşanma ile birtakım maddi ve hukuki neticeler gündeme gelmektedir. Örneğin; boşanma sonucunda taraflar birbirlerine mirasçı olamazlar. Eşler boşanmakla birlikte birbirlerine karşı olan yasal mirasçılık haklarını kaybederler. Bunun yanı sıra kural olarak kadın, boşandığı eşinin soyadını kullanmaya devam edemez. Ancak bu konuda kadın ile erkek arasında bir fikir birliği varsa ve kadının bu konuda bir menfaati olacaksa kadın, boşandığı eşinin soyadını kullanmaya devam edebilir. Diğer yandan evlilik ile kazanılmış vatandaşlık, boşanma ile sona ermemektedir.
Boşanma neticesinde tazminat ve nafaka gibi maddi sonuçlar da doğabilir. Anlaşmalı boşanmada, taraflar imza altına aldıkları anlaşmalı boşanma protokolü ile bu maddi sonuçlar üzerinde anlaşırlar. Ancak çekişmeli boşanma davasında taraflar, boşanmanın sonuçları konusunda anlaşamadıkları için söz konusu konulara ilişkin çekişmenin giderilmesi suretiyle boşanma gerçekleşir. Bu doğrultuda anlaşmalı boşanma davası, çekişmeli boşanma davasına göre daha kısa sürede sonuçlanmakta ve tarafları psikolojik olarak daha az yıpratmaktadır.
Boşanma ile birlikte evlilik süresince taraflarca ortak bir şekilde edinilmiş olan malların paylaşılması konusu gündeme gelmekte olup bu noktada “Mal Rejiminin Tasfiyesi Davası” önem arz etmektedir. Nitekim boşanan tarafların evlilik birliği içerisinde edinmiş olduğu taşınır-taşınmaz malların boşanma sonrasındaki akıbeti, taraflar arasında herhangi bir anlaşma söz konusu değilse, Mal Rejiminin Tasfiyesi Davası ile belirlenmektedir.
Mal Rejiminin Tasfiyesi Davası
01.01.2002 tarihinden sonra yürürlüğe giren 4721 s. TMK’ya göre; yasal mal rejimi olarak Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi kabul edilmiş olup, eşlerin evlilik süresince edindiği kişisel malların dışında kalan mallar kural olarak yarı yarıya paylaştırılacaktır. Mal rejiminin tasfiyesi davası için taraflar arasındaki boşanma kararının kesinleşmiş olması gerekir. Bu nedenle mal rejiminin tasfiyesi davası boşanma kararının kesinleşmesine müteakip 10 yıl içinde açılır. Taraflar arasındaki boşanma davası derdest halde iken mal rejiminin tasfiyesi davası açılması durumunda, boşanma davası mal rejiminin tasfiyesi davasında bekletici mesele yapılarak boşanma kararının kesinleşmesinin ardından davanın esasına girilerek yargılama yapılır.
Evlat Edinme
Belli birtakım koşulların sağlanması halinde evli olmayan kişinin tek başına veya evli çiftlerin birlikte evlat edinmesi mümkündür. Çocuğun biyolojik ailesi ile anlaşarak veya Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı bir kuruluştan evlat edinebilmek için aranan koşullar bakanlık tarafından belirlenmektedir. Söz konusu koşulları sağlayan Türk vatandaşı/vatandaşları, bulundukları ildeki Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nden randevu alarak, sundukları dilekçe ile evlat edinme başvurusunda bulunabilirler. Kurum tarafından istenen belgelerin 2 ay içinde kuruma teslim edilmesi gerekmektedir. Kurum tarafından yapılan araştırma ve görüşmeler neticesinde evlat edinmek isteyen kişi/kişilere “Sosyal İnceleme Raporu” ile olumlu veya olumsuz bilgilendirme yapılır. Raporun olumlu sonuçlanması halinde evlat edinme başvurusu işleme alınır ve sıraya konur. Sırası gelen evlat edinme başvurusu için “Evlat Edinme Öncesi Geçici Bakım Sözleşmesi” yapılarak, kişi/kişilerin 1 yıl boyunca çocuğun bakım ve eğitimiyle ilgili gider ve sorumluluklarını üstlenmesi beklenir. Bu 1 yıllık süreç içinde 3 aylık periyotlarla hazırlanacak “İzleme Rapor”larının da olumlu sonuçlanması durumunda tüm belge ve evraklarla birlikte Aile Mahkemesinde evlat edinme davası açılır.
Babalık Davası
Babalık Davası, baba ile evlilik dışı doğan çocuk arasındaki soybağının hukuki anlamda kurulmasına mahkemece karar verilmesini konu alan soybağının tespitine ilişkin bir dava türüdür. Çocuk ile baba arasındaki soybağı baba tarafından tanıma yoluyla da kurulabilir. Baba için tanıma yolunu düzenleyen kanun koyucu, babalık davasını ana ve çocuğun açabileceğini düzenlemiştir. Babalık davası, ana ve çocuk tarafından birlikte açılabileceği gibi ayrı ayrı da açılabilir. Ana ve çocuk tarafından ayrı ayrı iki babalık davası açılması halinde, davalardan birinde verilen karar diğeri için kesin hüküm niteliği taşınmaz. Aynı şekilde ana veya çocuğun davadan feragat etmesi veya sulh olması, diğerinin dava hakkını etkilemez. Babalık davasından feragat ancak dava açıldıktan sonra yapılabilir. Dava açılmadan önce babalık davası hakkından feragat etmek söz konusu değildir.
Babalık Davasında husumet ana veya çocuk tarafından baba olduğu iddia edilen kişiye yöneltilir. Şayet baba olduğu iddia edilen kişi hayatta değilse, bu durumda dava bu kişinin mirasçılarına karşı açılır. Ancak baba olduğu iddia edilen kişi ölmüş ve mirasçısı da yok ise mirası devlete kalacağından, bu durumda babalık davası devlete karşı açılır.
Baba olduğu iddia edilen kişi ile çocuk arasında soybağı kurulabilmesi için çocuğun başka bir erkekle soybağının bulunmuyor olması gerekir. Çocuğun başka bir erkekle soybağı mevcutsa, bu hatalı soybağı kesilmeden yeni soybağı kurulamaz. Bu nedenle babalık davası açılabilmesi için çocuğun başka bir erkekle soybağının bulunmuyor olması gerekir. Bu noktada Soybağının Reddi Davası uygulama alanı bulmaktadır.
Soybağının (Nesebin) Reddi Davası
Babalık Karinesi gereği; evlilik birliği içinde veya evliliğin sona ermesinden itibaren üç yüz gün içinde dünyaya gelen çocuğun soybağı eş ile kurulur. Üç yüz gün geçtikten sonra dünyaya gelen çocuğun soybağının boşanılan eş ile kurulması ise, ananın evlilik içinde hamile kaldığının ispatıyla mümkündür. Çocuk ile soybağı kurulacak erkek eşin gaipliğine karar verilmesi halinde üç yüz günlük süre, ölüm tehlikesi veya kendisinden haber alınan son tarihten itibaren işlemeye başlar.
Çocuğun kendisinden olmadığını iddia eden erkek eş, Soybağının Reddi davası açarak babalık karinesini çürütebilir. Erkek eş tarafından açılacak olan soybağının reddi davası, ana ve çocuğa karşı açılır. Soybağının Reddi davası, erkek eş tarafından açılabileceği gibi çocuk tarafından da açılabilir. Çocuğun kendisini hukuken temsil edemeyeceği durumlarda çocuk adına tayin edilmiş kayyım tarafından da Soybağının Reddi davası açılabilir. Çocuk tarafından açılan soybağının reddi davasında husumet ana ve soybağı kurulmuş olan erkeğe yöneltilir.
Erkek eş tarafından açılacak olan soybağının reddi davası için baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıllık hak düşürücü süresi mevcuttur. Çocuk tarafından ana ve babaya karşı açılacak olan soybağının reddi davası içinse çocuğun ergin olduğu tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre bulunmaktadır.
Boşanma Davasında Tanıma ve Tenfiz
Yabancı bir ülke mahkemesinde verilmiş olan ve icrai nitelikte olmayan boşanma kararını Türkiye’de de geçerli kılabilmek için açılan dava “Boşanmanın Tanınması”dır. Tanıma davası ile yurt dışında değişen hukuki durumun Türkiye’de tanınması sağlanır.
Yabancı bir ülke mahkemesinde verilmiş olan boşanma kararında boşanmaya ek olarak icra edilmesi gereken fer’i nitelikte (örn; nafaka, tazminat vs.) kararların Türkiye’de geçerliliğinin sağlanması ve icra edilebilmesi için açılan dava “Boşanmanın Tenfizi”dir.
Şayet yabancı ülkede boşanmış ancak değişen bu hukuki durumun Türkiye’de tanınmasını/tenfizini sağlamamış olan kişiler, Türkiye’de boşanmamış sayılacaklarından birbirlerine mirasçı olmaya devam edeceklerdir. Öte yandan evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri devam etmekle birlikte çocukların velayetleri konusunda da eşit konumda sayılırlar. Ayrıca yabancı ülkede boşanmasına rağmen bunu Türkiye’de tanınmasını sağlamayan kişi, Türkiye’de boşanmış olmaya bağlı haklardan yararlanamaz, evliymiş gibi işlem yapılır.